اختلاف
أهل الآفاق في
الرؤية
4- Hilal'in Görülmesinde
Yaşanan Farklılıklar
أنبأ علي بن
حجر قال أنبأ
إسماعيل قال
حدثنا محمد
وهو بن أبي
حرملة قال
أخبرني كريب
أن أم الفضل
بعثته إلى
معاوية
بالشام قال
فقدمت الشام
فقضيت حاجتها
واستهل علي
هلال رمضان
وأنا بالشام
فرأيت الهلال
ليلة الجمعة
ثم قدمت
المدينة في
آخر الشهر
فسألني عبد
الله بن عباس
ثم ذكر الهلال
فقال متى رأيتم
فقلت رأيناه
ليلة الجمعة
فقال أنت رأيته
ليلة الجمعة
قلت نعم ورآه
الناس فصاموا
وصام معاوية
قال لكن
رأيناه ليلة
السبت فلا نزال
نصوم حتى نكمل
ثلاثين أو
نراه فقلت
أولا تكتفي
برؤية معاوية
وأصحابه قال
لا هكذا أمرنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
[-: 2432 :-] Kureyb der ki:
Ümmü'l-Fadl beni Muaviye'nin yanına Şam'a gönderdi.
Şam'a gidip işlerimi
hallettim. Orada iken de Ramazan hilalini Cuma gecesinde gördük. Ay sonunda
Medine'ye döndüğüm zaman Abdullah b. Abbas hilali görme meselesini benimle
konuştu ve: "Siz ne zaman gördünüz?" diye sordu. "Cuma gecesi
gördük" dediğim zaman, Abdullah:
"Cuma gecesinde sen
bizzat gördün mü?" diye sordu. Ben: "Evet, gördüm. Aynı şekilde
Şam'daki diğer insanlar da gördü ve Muaviye ile birlikte oruca başladılar"
karşılığını verdiğimde, Abdullah: "Ama biz onu Cumartesi gecesi gördük.
Orucu otuz güne tamamlayıncaya veya hilali bir daha bizler görünceye kadar da
oruca devam edeceğiz" dedi. Ona: "Muaviye ile diğer arkadaşlarının
hilali görmeleri yeterli olmaz mı ki?" diye sorduğumda: "Olmaz! Zira
bu konuda Resulullah'ln (s.a.v.) bize olan emri bu şekildedir" dedi.
Mücteba: 4/131; Tuhfe:
6357.
Diğer tahric: Müslim
(1087), Ebu Diivud (2332), Tirmizi (693) ve Ahmed, Müsned (2789)